9 asırlık dinsel tarikatın 70'e yakın üyesi diri diri yakıldı.
Kutsal topraklara giden Hıristiyan hacıları korumak için Tapınak Şövalyeleri’ni kurdular. İki yüzyıl varlık gösterdiler. Sonunda eşcinsellik, şeytana ve Baphomet’in putuna tapmakla hatta Müslümanlaşmakla suçlanıp yakıldılar, bir efsaneye dönüştüler. Kimilerine göre tarikat yok oldu kimilerine göreyse farklı gizli örgütlere dönüşüp hâlâ dünya üzerinde etkisini sürdürüyor.
Uzmanlar arasında farklı değerlendirmelere neden olan 9 asır önce dini temelde kurulan ‘Tapınak Şövalyeleri’yle ilgili olarak araştırmacı yazar Göktuğ Halis, ‘Tapınakçılar’ın 9 şövalye öncülüğünde kurulduğunu anlatıyor. Halis, merkezi Kudüs olan örgütün ‘İsa Mesih’in Yoksul Şövalyeleri’ olarak hayata geçtiğini söylüyor ve Müslümanlık karşıtı bir örgüt olmadığını ifade ediyor. Halis, Tapınakçılar’ın bir kiliseyi cami haline getirip, bir Müslümanın namaz kılması için düzenlediğini söylüyor.
‘Müslümanlık karşıtı değillerdi’
Tapınak Şövalyeleri kimdir, nasıl kuruldu?

Müslümanlığa karşılar mı?
Hayır değildiler. Savaş, kılıç ya da şiddet, Hıristiyanlık dininin ana metinlerine ters düşmektedir. Hıristiyanlık savaş karşıtı bir dindir.
Ama Breivik, manifestosunda Müslümanların yoğun olarak yaşadığı ülkeleri hedef göstermiş?
Breivik, Tapınak Şövalyeleri’nin özünden habersiz. Onlardan bir simge olarak yararlandığını görüyoruz. Çünkü olayın tarihsel özüne inmiş olsaydı Tapınak Şövalyeleri’nin kendi dindaşlarına saldırı konusunda ciddi tavır gösterdiğini, Müslüman düşmanı olmadığını bilirdi. Oysa Breivik Hıristiyanları öldürdü.
Adları neden Tapınak Şövalyeleri, anlamı ne?
Tarikatın esas ismi ‘İsa Mesih ve Süleyman Tapınağı’nın Şövalyeleri’dir. Kral tarafından Mescid-i Aksa’ya yerleştirilmişlerdi. Bu nedenle Tapınak Şövalyeleri ismini almışlardır.

Kutsal Topraklar’a giden hacılara yol boyunca eşlik etmiş, saldırılara karşı korumuşlar. Güvenliklerini sağlamak için çeşitli yerlerde kaleler inşa etmişler.
Tarikatın belli kuralları var mı?
Yoksulluk, bekâret ve itaat. Gerçekten yoksuldular. Şövalyeler aslında rahiptir, evlenmez cinsel ilişkiye girmezler. Evli olanların tarikate kabulü belli kurallara bağlıdır. İtaatkârlık ise hiyerarşiye bağlılık anlamındadır. Tarikat Papa'nın kontrolünde ve emrindedir.
Nasıl yoksullar, Fransa Kralı’nın mal varlıklarına el koymak için onları idam ettiği söyleniyor?
Şövalyelerin bütün gelir kaynaklarının tamamının Kutsal Topraklar davasına adanması söz konusu. Birçok Haçlı seferi maddi gelir istiyor. Bir şövalye zırhıyla donanımıyla ciddi bir yatırım demekti. Avrupa’daki topraklarını ekiyorlar, gemileriyle yolcu taşıyorlar. Gelirlerini savaşlarda harcıyorlar.
Nasıl yaşarlardı?
Tapınakçılar her şeyden önce dini bir örgüt. Bütün günleri çok az yiyerek geçiyor. Yazılı kaynaklarda haftada sadece birkaç kez et yedikleri yer alıyor. Günleri dua ederek, çalışarak ve yine dua okuyarak geçiyor. Sofu bir hayata katışıksız bağlılık gösteren insanlar. Ruhlarının esenliğini amaçlayan insanlardı.

Sembolleri tek bir ata binen iki şövalyeydi. Bu bir yoksulluk sembolüdür aynı zamanda. Giysilerinde ise beyaz harmani üzerine kırmızı haç bulunurdu. Harmani din adamlarının giydiği beyaz kıyafetti ve bekâreti simgeliyordu. Kırmızı haç ise savaş sembolüdür.
Tapınak Şövalyeleri’nin İstanbul ile bir bağlantıları oldu mu?
Bizim IV. Haçlı Seferi dediğimiz seferlerin ne yönü saptı. Kutsal Topraklar amacıyla yola çıkan Hıristiyan orduları kendi iç çatışmaları nedeniyle İstanbul’a saldırdı. Aralarında Tapınak Şövalyeleri de vardı. Büyükada’daki Kilise ile Ayasofya’nın yağmalanması bu esnada oldu. Ama şövalyeler hem İstanbul hem de daha sonra gerçekleşen Cathar Seferinde, taraf olmaktan mümkün olduğunca kaçınmıştı.
Peki ne oluyor da Haçlı Seferleri’ne bu kadar hizmet eden tarikat üyeleri idam ediliyor?
Tapınakçılar Hıristiyan hacıları korumak için kurulmuştu ama 14’üncü yüzyılın hemen başında Kutsal Topraklar’daki Hıristiyan kentler tek tek düştü. Hıristiyan kent olmayınca amaçlarını yerine getiremediler. Büyük borç içindeki Fransa Kralı IV. Philippe, dinden sapma, eşcinsellik ve şeytana tapma gibi suçlamalarda bulundu. Yapılan yargılamalarda tapınakçılara yönelik suçlamalardan biri de Müslümanlaştıkları yönündeydi. Baphomet putuna tapmakla da suçlandılar. Baphomet, Muhammed isminin dönüştürülüşü şeklinde yorumlandı.
Neden böyle düşünülüyordu?
Tapınakçılar sürekli savaş isteyen gözünü kan bürümüş insanlar değildi. Selahaddin Eyyubi’nin tarihçisi Usame bin Munkiz’in yazdıklarına göre, Kudüs’e gelen bir İslam elçisi namaz kılmak ister. Tapınak Şövalyeleri bir kiliseyi camiye çevirirler ve ‘Buyrun burada namaz kılabilirsiniz’ derler. İçeride bir Hıristiyan vardır ve Müslümana tepki gösterir. Tapınakçılar müdahale edip dışarı çıkarırlar ve Müslüman namazını kılar.
Yargılamaları nasıl noktalandı?
1314 yılında örgütün liderleriyle birlikte toplamda 70'a yakın üye, kazığa bağlanarak yakıldı. Diğerleri ise başka tarikatlara girmeye ya da inzivaya çekilmek zorunda bırakıldılar. Yargılama sürecinde tüm mal varlıklarına Kral el koydu. Papa bu malların kiliseye iade edilmesini istedi ama Kral vermedi. Kral’ın içinde bulunduğu maddi çıkmazları aşmak için Tapınakçılara böyle bir komplo kurduğu ortaya çıktı.
(Bu söyleşi 31 Temmuz 2001 tarihinde Habertürk Gazetesi'nde yayınlanmıştır. Söyleşinin sahibi Tülay Şubatlı'dır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder