21 Mayıs 2014 Çarşamba

Soykırıma uğrayan Çerkeslerin anısına!

1929 yılında Adigey kentine gelen Gürcü tarihçi Şimon Canaşia, Şapsığı Çerkeslerinin bölgesi Cubga'da bir ihtiyar ile karşılaştı. 91 yaşındaki bu kişi, 65 yıl önce yaşanan katliamın canlı tanığıydı:

"Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar, erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem..."(1)

21 Mayıs 1864 yılında Rus Çarı'nın baskısıyla ülkelerinden sürgün edilen Çerkes halklarından 500 bin kişi yolculuk sırasında ve ilk konakladıkları merkezlerde hayatını yitirdi. Trabzon Rus Konsolosu yazdığı bir mektupta bu trajediyi tüm çıplaklığıyla yansıttı:

"Türkiye'ye gitmek üzere Batum'a 70 bin Çerkes geldi. Bunlardan vasati olarak günde yedi kişi ölüyor. Trabzon'a çıkarılan 24 bin 700 kişiden şimdiye kadar 19 bin kişi ölmüştür. Şimdi orada bulunan 63 bin 900 kişiden her gün 180-250 kişi ölmektedir. Samsun civarındaki 110 bin kişi arasında her gün vasati 200 kişi can veriyor. Trabzon, Varna ve İstanbul'a götürülen 4 bin 650 kişiden de günde 40-60 kişinin öldüğü haberini aldım..."(2)

Tarihin derinliklerinde egemenlerin iradesi ve politik kararlarıyla yaşama hakkını, soluğunu yitirmiş, isimleri unutulmuş milyonlarca ezilmişin hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Onlar, "en az haksızlığın tarihi kadar" uzun bir geçmişe dayanan "adalet" ve "hak" arama mücadelesinin ruhudur.

Dipnotlar

1-Alıntı için bk. http://tr.wikipedia.org/wiki/Cerkes_Sürgünü
2-Alıntı için bk. http://www.dunyabulteni.net/tarih-dosyasi/210600/cerkes-surgunu-ve-sonrasi

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Ölen Madencilerin Ardından


(...)92’de Kozlu’da 263 kişinin öldüğü grizu faciasından bugüne, Soma’ya ölen yüzlerce madencinin gerçeğidir bu. Ve ne acıdır; kader değildir onların ölüm nedeni. Politikadır…

Devletin “kar etmiyoruz” gerekçesiyle sattığı kömür işletmelerinin halini görmek için çaba harcamaya gerek yok.  Ne vahşi kapitalizmin, ne de “özel sermayeye daha fazla yer açmak için” ekonomiden çekilen devlet-gözetimli-kapitalizmin ilk cinayeti değil bu.  Yeri geldiğinde sistem reflekslerinin insanları açlığa ve toplu katliamlara, canlı canlı toprağın altında kalmaya mahkum edebileceğini biliyoruz. Özel şirketlerde iş kazalarının devlet işletmelerine oranla dört kat daha fazla yaşanması birçok şeyi açıklamaya yetiyor.

Kömür işletmelerini özelleştirerek, madencileri bir avuç “gözünü kar hırsı bürümüş” patronun vicdanına terk edenler, bu cinayetlerin vebalini taşır. Memleketin değerlerini üç beş kuruşa peşkeş çeken, özelleştirme projelerine imza atan; sonra milyonlarca dolara dışarıdan kömür ithalatı yapan devlet politikalarını kuran sürdüren ve yaşatanların boynunadır ölen madencilerin günahı...(...)

(Yazının tamamı için bk. www.dikine.org)